• Türkçe
  • İngilizce
  • İtalyanca

Toskana'yı Yaşamak...


Toskana'yı Yaşamak...

Toscana’yı görmek çok kolay. Floransa’dan Roma’ya giderken, S.Gimignano ve Siena’ya uğrarsnız. Toscana’yı görmüş olursunuz. Floransa’da kalıp günübirlik turlar ile de Toscana’nın kasabalarını görüp, hatta Toscana’yı gezmiş sayılırsınız ama Toscana’yı gezmek ve yaşamak çok farklıdır. Her şeyden önce konaklama Floransa yerine, her ne kadar rehber ve şoför konaklamaları ve  masrafları fiyatı yükseltse de, mutlaka kırsal kesimde kalınıp, her gün civar kasabalarını gezip, muhteşem tatları yakalamalısınız. Araç kiralayıp gezmek belki keyif verebilir ama bu bölgede organize olmak çok zordur. Onun için bu bölgeyi çok iyi bilen, acente ve rehberler ile organize olup, gezilmelidir. Harita ve internet üzerinden organizasyon yapmak, sizi yanıltır. Öyle ayrıntı ve detaylar vardır ki yaşamadan anlayamazsınız.

Pienza ve S.Gimignano’ya gelmeden ışık ve açının en uygun olduğu o daracık yolun kenarından muazzam resimler çekmek, Montepulciano’nın tarihi cafesin de önünüzde yeşil bir halı gibi uzanan Toscana manzarasını seyrederek kahve içmek, muhteşem manzaralardan geçerken Roma döneminden kalma havuzun başında resim çektirmek, bu yol çok güzelmiş, otobüsden inip biraz yürüyelim demek, marmelatın nereden türediğini duymak, peysaj harikası manzaralardan geçerken derin bilgi almak, bunu da İtalyan rehberden Türkçe dinlemek  gibi sayısız örnekler verebiliriz.  

Her şeyden önemlisi yemek ve şarap.

“Strada di vino” şarap yolundaki kalede derin bir nefes alarak derin bir huzuru içinize çekip, üzüm bağlarının seyrederken sessizliğin sesini dinlemek, yukarıdan aşağı akan şarap gibi kalenin mahsenlerini gezdikten sonra muhteşem bir manzara ve muhteşem bir masayla karşılanmak, her tabakta ayrı lezzet ve ayrı şarap eşliğinde değişik şaraplar tatmak, sirkeden nefret etseniz de balzamik sirkenin tadının muhteşem olduğunu söylemek,

Ya da 18 dönüm arazinin sahibi ailenin büyük kızının yaptığı ev yemeklerini, sanki komşunuza gitmiş gibi o aile ile birlikte yemek, bağlarını, mahsenlerini gezip, gün batımını seyretmek,  

Ya da Diana’nın mutfağına girip, kendi eliyle açtığı makarnaları kaldırıp baktığınızda arka tarafının da göründüğünü ve nasıl bu kadar ince olup da o uzun parçalardan hiç birisinin kopmadığını düşünürken pişen et kokularının verdiği keyfi,  Nobile şarabı ile paylaşmak,  ya da hiç al benisi olmayan ama muhteşem lezzetlere şahit olduğunuz restoranda, yan yatmış yarım teker parmesan peynirinin içine alkol döküp yaktıktan sonra eriyen katman üzerine makarnanızın atılıp karıştırılırken parmesanın makananızın üzerini kaplamasını seyretmek kadar güzel ne olabilir?

Muhteşem bir gezi ve yemek sonrası otelinizin termal açık hava havuzlarında yorgunluk atmak, Fellini’nin senaryolarını yazdığı otelde kalıp, korulukda yürüyüş yaptıktan sonra muhteşem bir ziyefetle karşılaşmak, ya da muhteşem yeşilliğin içine dağılmış odalar da kalıp Toscana’yı yaşamak istiyorsanız,

Toscana turumuza gelin ve kendinizi Toscana’nın yeşiline bırakın. Hayatınızda bunu en az bir kere mutlaka yapın.